11 Ekim 2016 Salı

Kentsel Dönüşüm Yasasının Getirdiği Son Değişiklikler, İmkan ve Avantajlar Konusunda Hukuki Rapor

Kentsel Dönüşüm Yasasının Getirdiği Son Değişiklikler, İmkan ve Avantajlar Konusunda Hukuki Rapor

A) KENTSEL DÖNÜŞÜM NEDİR?

Kentsel dönüşümü kısaca; " Çökme ve bozulma olan kentsel mekanın ekonomik, toplumsal, fiziksel ve çevresel koşullarını kapsamlı ve bütünleşik yaklaşımlarla iyileştirmeye yönelik uygulanan strateji ve eylemlerin bütünü" olarak tanımlayabiliriz.

B) KENTSEL DÖNÜŞÜM SÜRECİ

Can ve mal kaybının meydana geldiği doğal afetler gerçekleşmeden önce gerekli tedbirlerin alınması, zararın oluşmadan engellenmesi ve vatandaşların sağlıklı ve güvenli bölgelerde ve binalarda yaşamasını sağlamak amacıyla 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında düzenlenmiş olan kanun ve yönetmelikler doğrultusunda kentsel dönüşüm süreci şöyledir:
  1. Belediye, il özel idaresi, TOKİ, Bakanlık veya malikler, Uygulama Yönetmeliği'nde belirtilen belgeler ile yetkili lisanslı kurum ve kuruluşlar tarafından talep edilebilen tespite konu olan yapının bulunduğu ildeki Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlüğüne, Uygulama Yönetmeliği uyarınca düzenlenen raporun bir örneği gönderilir. Müdürlükçe incelenen risk tespit raporu, herhangi bir eksiklik bulunmaması halinde tapu kütüğüne işlenmek üzere, ilgili tapu müdürlüğüne bildirilir. Böylece satış ve kiralamalarda yapının riskli olduğunun bilinmesi sağlanır.
  2. Bakanlıkça veya İdarece yapılan riskli yapı tespitlerine karşı malikler veya kanunî temsilcilerince 15 gün içerisinde riskli yapının bulunduğu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne verilecek bir dilekçe ile itiraz edilebilir. Aksi takdirde tebligat tarihinden itibaren İdarece altmış günden az olmamak üzere belirlenen süre içinde yapının yıktırılması gerektiği de belirtilmek suretiyle, aynî ve şahsî hak sahiplerine tebliğ edilir ve yapılan bu tebligat Müdürlüğe bildirilir.
  3. Riskli yapı tespitlerine yapılacak itirazlar;  Üniversitelerce belirlenen 4 üye ve  Bakanlıkça belirlenen 3 üye,olmak üzere toplam (7) üyeden teşkil olunan Teknik Heyetler'ce   incelenir. Riskli yapı tespitinin, itiraz üzerine değişmesi halinde, durum aynı şekilde ilgili tapu müdürlüğüne bildirilir. Teknik heyetin almış olduğu kararlar, dayanakları ve ilmi gerekçeleri de belirtilmek suretiyle yazılır ve itiraz edene bildirilir. Heyet İtiraz sonucu teknik heyetçe verilecek karara karşı idare mahkemelerinde iptal davasıaçılabilir ancak açılan davada yürütmenin durdurulmasına karar verilemez.
  4. Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapıyı veya yapıların yıkımı için 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun madde 5/3 ve 5/4'te şöyle denilmektedir; "Uygulamaya başlanmadan önce, riskli yapıların yıktırılması için, bu yapıların maliklerine altmış günden az olmamak üzere süre verilir. Bu süre içinde yapı, malik tarafından yıktırılmadığı takdirde, yapının idari makamlarca yıktırılacağı belirtilerek ve tekrar süre verilerek tebligatta bulunulur. Verilen bu süre içinde de maliklerince yıktırma yoluna gidilmediği takdirde, bu yapıların insandan ve eşyadan tahliyesi ve yıktırma işlemleri, yıktırma masrafı ile gereken diğer yardım ve krediler öncelikle dönüşüm projeleri özel hesabından karşılanmak üzere, mahallî idarelerin de iştiraki ile mülki amirler tarafından yapılır veya yaptırılır.  5. madde de belirtilen usullere göre süresinde yıktırılmadığı tespit edilen riskli yapıların yıktırılması, Bakanlıkça yazılı olarak İdareye bildirilir. Buna rağmen yıktırılmadığı tespit edilen yapılar, Bakanlıkça yıkılır veya yıktırılır. Uygulamanın gerektirmesi hâlinde Bakanlık, yukarıdaki fıkralarda belirtilen tespit, tahliye ve yıktırma iş ve işlemlerini bizzat da yapabilir."
  5. Yıkım sonrasında kat mülkiyeti ve kat irtifakı hakları kendiliğinden sona erer. Malikler arsa payları oranında 2/3 çoğunlukla kendi aralarında riskli binanın yıkıp yeniden yapılma şartlarında anlaşabilirler. Bu anlaşmaya şartları içeren bir sözleşme örneği eklenebilir. Kanun, maliklerin 2/3 oranında kendi aralarında anlaşamamaları halinde önce kamulaştırma yapma ve sonrasında bu binayı yeniden yapma konusunda Devleti yetkili kılmıştır. Devlet maliklerin anlaşamaması halinde eğer bir biçimde kamu yararı varsa (mesela çevre için bu binanın boş kalması, enkaz halinde durması sakıncalıysa veya riskli alanlarda projeye dahil edilmesinde fayda görülüyorsa) bu mülkü kamulaştırabilmekte ve sonrasında yeniden yapma işlerini bizzat yapabileceği gibi, maliklerin bir kısmını da anlaşmaya dahil ederek, müteahhitlerle kat karşılığı veya hasılat paylaşımı gibi modellerle anlaşma yollarını kullanabilir.

C) KENTSEL DÖNÜŞÜME İLİŞKİN İŞLEMLERDE YARGI YOLU

1) Risk Tespit Raporuna İtiraz

 6306 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği 7. madde 5. fıkra gereğince, ne tür binaların riskli yapı teşkil ettiği yukarıda açıklanmıştır. Bu açıklamalar doğrultusunda, riskli yapı tespiti yapıldıktan sonra, bu durum bir "risk tespit raporu" ile ayni hak ve şahsi hak sahiplerine tebliğ edilir. Aynı maddenin 6. fıkrasına göre de, risk tespit raporunun tebliğinden itibaren 15 gün içinde, hak sahiplerinin, riskli yapının bulunduğu yerdeki Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü'ne dilekçe ile itiraz hakları mevcuttur.

2) Risk Tespit Raporuna Karşı İptal Davası

Hak sahipleri, itiraz yolunu kullanmayıp, 6306 Sayılı Kanun'un 6.maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, risk tespitinin hak sahiplerine tebliğinden veya öğrenilmesinden itibaren 30 gün içerisinde İYUK uyarınca bir iptal davası da açılabilmektedirler. 6306 Sayılı Kanun'un 6. maddesinin 9. fıkrası gereğince, risk tespit raporlarının hukuka aykırı olması sebebiyle açılacak iptal davasında, yürütmenin durdurulması kararı verilmeyecektir.[1]
Kentsel dönüşüm uygulamalarında; dönüşüm alanının tespiti, uygulanacak proje ve proje kapsamında alınacak kararlar gibi birden fazla idarî işlem söz konusu olabilmektedir. Bu işlemlerin her biri ayrı ayrı kesin ve icraî nitelikte idarî işlemler olup, bu işlemlerden dolayı menfaatleri ihlâl edilenler tarafından dava konusu edilebilir. Ancak, 306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun madde 6/9 "Bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca dava açılabilir. Bu davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez." denmektedir.
Belediye Kanunu madde 73'te ise "Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır. Kentsel dönüşüm ve gelişim projesi kapsamında bulunan gayrimenkul sahipleri ve belediye tarafından açılacak davalar, mahkemelerde öncelikle görüşülür ve karara bağlanır. " denilmektedir.

D) 02.06.2013 TARİHLİ AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUNUN UYGULAMA YÖNETMELİĞİ İLE GELEN DEĞİŞİKLİKLİKLER

1) Yeni 7.madde ile;

Tebligat Usulü
Riskli yapı tespit raporlarında tespite konu binanın Ulusal adres veri tabanındaki adresi ve bina kodunun yer alması zorunluluğu getirilmiştir.Riskli yapı tespitlerine yapılan itirazları inceleyen komisyonun raporda gördüğü eksiklikler  30 gün içerisinde giderilecektir. Tapu müdürlükleri tarafından yapılan tüm bildirimlerde şahısların Ulusal Veri Tabanındaki adreslerine tebligat zorunluluğu getirilmiş ayrıca "TÜM TEBLİGATLARIN TEBLİGAT KANUNUNA GÖRE YAPILMASI" şartı getirilmiştir. Yani artık Tapu Müdürlükleri mektup yoluyla değil yasal tebligat yoluyla tebliğ ettireceklerdir.

2) Yeni 8.madde ile;

Anlaşma Halinde Yıkım Usulü
Riskli yapılarda malikler anlaşma sağlamış ve taşınmaz tahliye edilmiş ise artık 60 günün sonu beklenmeyecek ve maliklerin yazılı muvafakati, elektrik,su, doğalgaz vb. hizmetlerin kapatıldığı belgelenmek kaydı ile 6 gün içerisinde yıkım ruhsatı belediyelerce verilecektir. 2 ayda bir belediyeler riskli yapıların yıkılıp yıkılmadığını kontrol edecek ve bu şekilde yıkımı yapılmayan ve geciktirilen yerlerde yıkım hızlıca gerçekleştirilecektir.

3) Yeni 15.madde ile;

Riskli yapıların bulunduğu parsellerde, riskli alanlarda ve rezerv yapı alanlarında yapılacak uygulamalar
  1. Taraflar arasında önceden oy birliği sağlanmamış ise SPK (Sermaye Piyasası Kuruluşu) tabi değerleme şirketinden rapor alınarak kat maliklerini noter marifeti ile toplantıya çağrılması şartı getirilmiştir. Buna göre maliklere önce herhangi bir usule tabi olmadan kendi aralarında oy birliği ile anlaşma şartı getirilmiş bu sağlanmaz ise tek toplantı yapılması ve bu toplantıdan önce SPK' ya tabi değerleme şirketinden rapor alarak bu rapor üzerinden anlaşma yapılması, bu olmaz ise 2/3 arsa payı oranına karar alınması şartı getirilmiştir.
  2. Noter marifeti ile toplantıya çağrıda artık tek bir malikinde toplantı daveti esastır. Yani yönetici denetçi veya 1/3 kat maliki zorunluluğu kaldırılmıştır.
  3. Toplantıdaki en önemli usul taşınmazın değerinin korunması suretiyle anlaşma yapılmasıdır.
  4. Bakanlık 2/3 kuralına katılmayarak arsa payını satın aldığı kişilerle konut ve işyeri sözleşmesi yapabilecektir.
  5. Binanın yıkılması sonrasında arsanın satılmasına karar verilmesi halinde öncelikle satışın Bakanlığa yapılması şartı getirilmiştir.
  6. Bir parselde birden fazla yapı var ve hepsi riskli yapı ise bu yapıların yeniden yapımında tamamının 2/3 arsa payı üzerinden karar alınacaktır.
  7. Bir parselde birden fazla yapı var ve bir kısmı riskli yapı ise bu yapılar üzerine riskli yapı şerhi işlenecek olup, risksiz yapılardan ifrazı mümkün ise ifraza parsel üzerindeki bütün maliklerin 2/3'ü oranında karar verilecektir.
  8. Riskli alanlarda ve riskli yapılarda birden fazla yapı bulunması halinde risksiz yapı uygulama dışı tutulabilecektir. İfraz yapılarak risksiz yapı korunacaktır. İfraz mümkün değil ise maliklerin anlaşması ile bina korunabilir. Ancak uygulama bütünlüğü açısından risksiz yapının bakanlıkça uygulamaya tabi tutulması ön görülebilir.

E) ESKİYEN, EKONOMİK ÖMRÜNÜ DOLDURMUŞ TAŞINMAZLARDA YENİDEN İNŞAAT SÜRECİ VE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER

Eskiyen bina ve sitelerin 6306 sayılı Kanun doğrultusunda önlerinde bulunan yıkılıp yeniden yapım sürecini şöyle özetleyebiliriz: Bakanlık onay yazısının tebliğinden sonra, yaklaşık 60 gün içinde bina maliklerinin en az 2/3 çoğunluğu ile Bina Ortak Karar Protokol'ü imzalanır. Bina Ortak Karar Protokolü bağlı bulunulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı il kentsel dönüşüm müdürlüğüne sunulur. Bu protokolde riskli yapının yıkımı kararı alınır. Ortak Karar Protokolünde binanın yıkılmasının nasıl olacağı, arsa paylarına karşılık yeni inşaatta nasıl paylaşım yapılacağı, inşaatın nasıl yapılacağı, yüklenici ile paylaşımının nasıl yapılacağı, yeniden inşaatı için Bakanlık onayı ile kentsel dönüşüm kredisinden yararlanılması gibi ilke kararları ve konular da yer alır.
6306 sayılı Kanunun 6. maddesine göre; bina yıkıldıktan sonra maliklerin veya Bakanlığın talebi ile kat irtifakı ve kat mülkiyeti kaldırılır, arsa payları malikleri adına kaydedilir. Maliklerle müteahhidin veya inşaat şirketinin yaptığı anlaşma doğrultusunda ayrılma, birleştirme ve arazi düzenlemesi yapılır.
Ortak Karar Protokolü'ne katılmayan üçte bir bağımsız bölümlere ilişkin arsa payları, Bakanlığın belirleyeceği rayiç bedelden az olmaması şartıyla açık arttırma yoluyla diğer kat maliklerine ( 2/3 çoğunluk sağlayan ) açık arttırma yoluyla satılır. 6306 sayılı Kanun'un Uygulama Yönetmeliğinin 11. maddesinde taşınmazın değerinin idare bünyesinden en az üç kişiden teşkil olunacak kıymet takdir komisyonları marifetiyle veya hizmet satın almak suretiyle yapılacağı belirtilmiştir. Taşınmazın değeri belirlenirken taşınmazın sınırı, yüzölçümü ve cinsini gösteren harita veya kroki yapılır veya hizmet alınan kuruluşa yaptırılır. Bu 1/3 lük payın, diğer 2/3 oranında hissedar olan kat maliklerince alınmaması halinde bu hisse Maliye Hazinesi tarafından bedeli ödenerek satın alınır.

F) HARÇ VE DİĞER MASRAFLARA İLİŞKİN YARDIM

Kanun uyarınca yapılacak olan işlem, sözleşme, devir ve tesciller ile uygulamalar; noter harcı, tapu harcı, belediyelerce alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti ve diğer ücretlerden ve banka ve sigorta muameleleri vergisinden muaf olacaktır.
Anlaşma ile boşaltılan binalardaki kat maliklerine Kira yardımı, konut sertifikası, düşük faizli kredi imkanları sunulmaktadır.
02.06.2013 tarihli yeni yönetmelik ile kentsel dönüşüm yasası kapsamındaki muafiyetlerin tamamı belirtilmiştir. Buna göre;
  1. 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince noter harçları
  2. 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince tapu ve kadastro harçları
  3. 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu gereğince belediyelerde alınan harçlar
  4. 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu uyarınca damga vergisi
  5. 7338 sayılı Veraset İntikal Vergisi kanunu uyarınca veraset intikal vergisi
  6. Belediye Gelirleri kanunu ve İmar kanunu uyarınca döner sermaye adı altında alınan ücretler ile otopark yönetmeliği uyarınca belediye meclis kararı ile belirlenen her türlü ücret
  7. Kullanılan krediler nedeniyle 6802 sayılı Gider Vergisi Kanunu uyarınca alınması gereken banka ve sigorta muameleleri vergisi alınmayacaktır.

G) KİRA YARDIMI

02.06.2013 Tarihli Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 11. Maddesi uyarınca; anlaşma ile tahliye edilen uygulama alanındaki yapılar ile uygulama alanı dışındaki riskli yapıların maliklerine tahliye tarihinden itibaren konut ve işyerlerinin teslim tarihine veya ilgili kurumca belirlenecek tarihe kadar, mümkün olması hâlinde geçici konut veya işyeri tahsisi, mümkün olmaması hâlinde ise, Bakanlıkça kararlaştırılacak aylık kira yardımı yapılabilir.
  • Kira yardımı aylık 600 Türk Lirasını, yardım süresi ise, 18 ayı geçemez.
  • Aylık kira bedeli, her yıl Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan Tüketici Fiyatları Endeksi oranında güncellenir.
  • Yapılacak kira yardımının ilk beş aya kadar olan kısmı, taşınma masrafları da dikkate alınarak peşin olarak ödenebilir.
Yapılarda kiracı veya sınırlı aynî hak sahibi olarak ikamet edenlere veya işyeri işletenlere, Bakanlıkça belirlenecek oranda defaten kira yardımı yapılabilir.
Dönüşüm Projeleri Özel Hesabından yapılacak kira yardımları;
  • Uygulama alanında kira yardımı talebinin uygulamayı yapan İdare veya TOKİ' ce uygun görülmesi ve onaylanmak üzere Bakanlığa gönderilmesi üzerine, ilgililerine ödenmek üzere İdare veya TOKİ' nin hesabına,
  • Uygulama alanı dışındaki riskli yapılarda kira yardımı talebinin Müdürlükçe uygun görülmesi ve onaylanmak üzere Bakanlığa gönderilmesi üzerine, doğrudan riskli yapı maliklerinin hesap numaralarına yapılır.
Dönüşüm Projeleri Özel Hesabından aynı kişiye hem kira yardımı ve hem de faiz desteği yapılamaz. Kira yardımından faydalananlar faiz desteğinden, faiz desteğinden faydalananlar ise kira yardımından faydalanamaz.

[1] Kentsel Dönüşüm Hukuku Prof. Dr. Gürsel Öngören- Prof. Dr. N. İlker Çolak Syf.207.

Sigorta Sorgulama

SİGORTA SORGULAMA
Yıllardır devlet dairesinde her kesimden insanın devlet dairelerinde bitmek bilmeyen kuyruklarda sıra beklediği, üstelik bu işlerin 5 dakika bile sürmediğini herkes çok iyi biliyor. Yıllar geçmiyor ki hayatımıza internet girdi ve bir anda tüm herşey karmaşıklaşmaya başladı. İnternet ile birlikte hayatımıza giren bilgisayarı, yeni nesil dışında kullanmasını bilen yok gibiydi. Bir çok şirket sistemlerini web tabanlı hazırlamaya başlamasıyla birlikte internet ve mobil teknolojileri hızla girerken, çağa ayak uydurmak adına herkes bu teknolojiyi kullanmaya başladı. 
Başlangıçta ön yargılı olan insanımız, bu yeni teknoloji sayesinde saatlerce bankalarda, sigorta şirketlerinde, vergi dairelerinde kuyruk bekleyerek kendilerine ayrılan zamandan çaldığını öğrendi. İnternet ile birlikte artık SGK'ya gidip kuyruk bekleyerek "Sigorta Sorgulama" dönemi sona ermiş, insanlar oturdukları yerden 2-3 dakika da işlemlerini halledebilir hale geldi. 
WEB TABANLI HİZMETLER NELERDİR ?
Herhangi bir işinizi, sigorta sorgulama, bankacılık, vergi ödeme, trafik cezaları, e-devlet, alışveriş, sigorta prim borçları, online kredi işlemleri, taşıt sigortaları, yemek hizmetleri, ulaşım gibi alanlarda hayatımızı bir çok alanda kolaylaştıran, internet tabanlı çalışan web sayfaları ve uygulamalardır. Bugün sizlere bu kapsamda sigorta sorgulama işlemlerinden bahsedeceğiz.
SİGORTA SORGULAMA NUMARASI NEDİR ?
Halk arasında bilinen adıyla ' SGK Sicil Numarası ' olan ' Sigorta Sorgulama Numarası ' herkes için önemli olan ve her bir TC vatandaşı için ayrı ayrı tahsis edilen bir nevi kimlik numarasıdır. Bu sigorta sorgulama numarası ile emeklilik gibi birçok işleminize dair bilgileri öğrenebilir, sigorta sorgulama, SSK gün sorgulama, SSK sağlık karnesi, SSK primleri gibi sorgulamaları kontrol edebilirsiniz. Eğer sigorta sorgulama numaranızı bilmiyorsanız çok basit 1-2 işlem ile öğrenebilirsiniz. Bunun için e-devlet'e ihtiyacınız var. Yalnızca TC Kimlik No ve E-Devlet şifresi sizi hızlı bir şekilde istediğiniz sorgulamaya götürecektir. 
SGK SİGORTA PRİMİ SORGULAMA İŞLEMİ NASIL YAPILIR ?
2014 yılına kadar bu işlemleri yaparken SGK Şubelerine gitmeniz gerekiyordu. Ancak, 1 Kasım 2014 itibari ile SGK bünyesinde yapılabilecek olan işlemlerinizi, TC Vatandaşı olan herkesin güvenli bir şekilde yapabileceği E-Devlet üzerinden yürütülmeye başlanmıştır. E-Devlet sayesinde herkesin kişisel bilgileri ise güvence altında tutulup, kişilerin daha kolay sorgulama yapabilmesine olanak sağlıyor. 
E-DEVLET ÜZERİNDEN SGK SİGORTA PRİMİ SORGULAMA İŞLEMİNİ NASIL GERÇEKLEŞTİRİRİZ ?
E-Devlet kapısına giriş yapınız. Vermiş olduğumuz link ile SGK 4A Hizmet Dökümü sayfasına gidebilirsiniz. Burada hizmetten yararlanabilmek için kullanabileceğiniz, e-devlet şifresi, mobil imza, elektronik imza, T.C. Kimlik Kartı, Banka gibi bilgileri kullanarak e-devlet e giriş yapabileceğinizi gösteren bir uyarı gelecek. Ardından  "Kimliğimi Şimdi Doğrula" butonuna tıklayınız. Bu işlem sonrasında karşınıza çıkacak olan "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaş Kimlik Doğrulama Sistemi" ekranı açılacak ve buradan hangi aracı kullanarak giriş yapacağızı seçip gerekli bilgileri girdiğinizde SGK sigorta prim sorgulamanızı çok kolay bir şekilde yapabilirsiniz.
SGK SİGORTA BORCU SORGULAMA NASIL YAPILIR ?
SGK sigorta borcu sorgulama ile bağlı olduğunuz BAĞ-KUR / Emekli Sandığı hangisi ise, emeklilik için kalan prim, gün sayısı gibi bilgilere ulaşabilirsiniz. Yapacağınız sorgulamalar 4A, 4B ve 4C olarak bağlı olduğunuz kanun maddesine göre yapılabilir. Bu işlemler için ise yine e-devlet'i kullanmanız gerekmektedir. E-Devlet'e giriş yaptıktan sonra SGK Sigorta sorgulaması yapabilirsiniz.
SGK SİGORTA BAŞLANGICI NASIL ÖĞRENİLİR ?
Sigorta başlangıcı, sigortalı bir işe ilk girdiğiniz zamanı ifade eder. Örneğin 10 sene önce ilk girişiniz yapıldı. Bazı dönemlerde işsiz kaldınız ve ne kadar prim yattığını, hangi dönemlerde sigortanızın yatırıldığını öğrenmek istiyorsunuz. Bunun için yapmanız gerek yine E-Devlet girişinizi yapmak. Buradan 4A Hizmet Dökümünüzü görüntülemeniz yeterli. 
SGK SİGORTA BİLDİRİM BELGESİ NEDİR ?
Her işverenin çalıştırdığı işçiler için sigorta bildirim belgesi doldurması zorunludur. Online olarak E-Devlet' e giriş yapılarak da yapılabilen bu işlem ile çalışan her bir işçi kayıtlı olarak çalışmaktadır. Bu belgenin SGK'ya online olarak ulaştırılması ile işçi, bir çok sosyal güvence altına alınmaktadır. Ancak, bir çok işletme kayıtsız olarak işçi çalıştırıyor. Böylece daha az para ödemesi yapan şirket kar elde etmeye çalıştığını düşünürken,  sigortasız çalışan işçi ise birçok haktan mahrum kalabiliyor. Bu kapsamda çok yoğun şartlarda çalışan bir işçinin sigorta sorgulaması için SGK'ya gitmesine gerek yoktur. Online olarak E-Devlet aracılığı ile bu sorgulamayı kendisi yapabilmektedir. İşçi ve işveren için önemli olan bu hususta, eğer işçi kendi yaptığı sorgulamalarda sigortasının yatırılmadığı tespit eder SGK'na bildirirse işverene bir takım yasal yaptırımlar uygulanır.
SGK İŞE GİRİŞ BİLDİRGESİ 
Bir iş yerinde işe başlayan işçinin, SGK'na 30 gün içerisinde işe giriş bildirgesinin bildirilmesi gerekmektedir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile yürütülen bu işlem göre, işe giren her işçi için ayrı ayrı düzenlenip SGK'na gönderilir. İşverenler için SGK işe giriş bildirgesi mecburi olup, 1 aylık süreçte bildirilmeyen bildirgelerden dolayı işverene para cezası kesilir.
SSK SİGORTA SORGULAMA
SSK'na tabi olarak, bir veya birden fazla işveren adına çalışan kişiler halk arasında SSK'lı olarak geçmektedir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na göre ise 4A'lı olarak nitelendirilirler. Bu kişiler, E-Devlet girişi yaparak SGK Sigorta Sorgulamalarını yapabilirlerken, sigorta pirimlerinin yatıp yatmadığını, sigortaları eğer düzenli yatıyorsa ne kadar yatırılmış bunun gibi sorgulamaları E-Devlet kapısı üzerinden  yapabilmektedirler. 
SGK Sigorta Sorgulama İşlemi (4A) İçin Lütfen TIKLAYINIZ...
BAĞ-KUR SİGORTA SORGULAMA
Bağ-Kur, kendi işinde çalışan şahısların kayıtlı bulunduğu Sosyal Güvenlik Kurumu'dur. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre bu şahıslar 4B'li olarak tanımlanmaktadır. Bağ-Kur 'lu kişiler sigorta sorgulamalarını yine E-Devlet kapısını kullanarak yapabilmektedirler. 
Bağ-Kur Sigorta Sorgulama İşlemi (4B) İçin Lütfen TIKLAYINIZ...
EMEKLİ SANDIĞI SORGULAMA
Halk arasında 'memur' olarak nitelendirilen Sosyal Güvencesi Emekli Sandığı olan kişiler, Sosyal Güvenlik Kurumu'na devredildikten sonra 4C olarak adlandırılmıştır. 4C, T.C. Emekli Sandığına bağlı olarak çalışan memurlar olup, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 4.ncü maddesi kapsamında Kamu Hizmetlerinin (a)Memurlar, (b)Sözleşmeli Personeller, (c) Geçici Personeller ve (d)İşçiler olarak tanımlanır. Bu kişilerde yine E-Devlet kapısını kullanarak Emekli Sandığı Sigorta Sorgulamasını yapabilmektedirler. 
Emekli Sandığı Sigorta Sorgulama İşlemi (4C) İçin Lütfen TIKLAYINIZ...
E-DEVLET KAPISI İLE SİGORTA SORGULAMA İŞLEMLERİ NELERİ KAPSAR ?
Sigorta sorgulama işlemi ile birlikte, sigorta prim durumunuzu, düzenli olarak primleriniz yatıyorsa ücretinizin ne kadar yatırıldığını, sigorta başlangıç zamanınızı, emeklilik için gerek gün ve prim miktarlarınızı, kaç yaşında emekli olacağınız ve emekli olduğunuzda ne kadar maaş alacağınızı E-Devlet kapısı üzerinden öğrenebilirsiniz. Bu kapsamda sosyal güvenceniz, Bağ-Kur, SSK, Emekli Sandığı gibi SGK'na bağlı kurumlardan hangisine bağlı ise, sorgulamalarınızı E-Devlet kapısına giriş yaparak, online olarak çok basit ve hızlı bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz. Bu işlemleri herhangi bir devlet kurumuna gitmeden halledebilmek için ise yapmanız gereken tek şey E-Devlet şifresine sahip olmak. 
E-DEVLET SİSTEMİ ÜZERİNDEN ŞİFRELİ SİGORTA SORGULAMA İŞLEMİ NASIL YAPILIR ?
E-Devlet üzerinden birçok kamu işlerinizi resmi internet sitesi üzerinden gerçekleştirebilmektesiniz. Bunlar arasından herkesin takip etmesi gereken sigorta sorgulama işlemi için ise gerekli olan T.C. Kimlik numaranız ve E-Devlet şifresidir.E-Devlet şifrenizi daha önce hiç almadıysanız en yakın PTT şubesine gidip, 2TL karşılığında E-Devlet şifrenizi kapalı zarf ile teslim alabilir, sonrasında tüm işlemlerinizi hem hızlı, hem de güvenilir bir şekilde E-Devlet kapısı üzerinden yapabilirsiniz. 
Sorgulama işlemi için ise, E-Devlet kapısında açılan ekranda gördüğünüz "Kimliğimi Şimdi Doğrula" butonuna basınız. Bu işlem sonrası açılan "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaş Kimlik Doğrulama Sistemi" sayfası açılacak.
T.C. kimlik numaranızı ve şifrenizi girdikten sonra "Sisteme Giriş Yap" butonuna basınız. Eğer T.C. kimlik numaranızı ve E-Devlet şifrenizi eksiksiz olarak girdiyseniz sorgulama sayfalarında gerekli sorgulamarınızın hepsini yapabilirsiniz. 
SİGORTA SORGULAMA İŞLEMİ 4A İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ..
SİGORTA SORGULAMA İŞLEMİ 4B İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ..

SİGORTA SORGULAMA İŞLEMİ 4C İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ..

7 Ekim 2016 Cuma

Emekli Olacaklara Müjde!Üç Zam Birden Geliyor

Emekli Olacaklara Müjde!Üç Zam Birden Geliyor

Hesaplanan emekli maaşına önce Ocak’taki yüzde 3.86 zam verilecek. Buna 100 lira eklenecek. Temmuz’daki yüzde 3.63 enflasyon farkıyla maaşlar artacak. Maaş artışı 200 lirayı geçecek.

SSK VE BAĞ-KUR’LU İÇİN

Emeklilerin maaşı Temmuz’da değişti. SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yüzde 3.63 Temmuz zammının yansıtıldığı maaşlar, aylık ödeme günlerine göre veriliyor. Memur emeklileri ise maaşlarını Temmuz’un 1’i ile 5’i arasında yüzde 5’lik zam yansıtılmadan almıştı, ayın 22’sinde de farklar ödendi.

TEK TEK MAAŞA EKLENECEK

Temmuz’dan itibaren yıl sonuna kadar gerçekleşecek enflasyon emeklilerin Ocak zammını gösterecek. Bu yılın ikinci 6 aylık döneminde gerçekleşen enflasyon SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin zam oranını, memur emeklilerinin ise yüzde 3’lük artışa ek olarak fark alıp alamayacağını gösterecek. 2016 zamları, bu yıl içerisinde emekli olan SSK ve Bağ-Kur’luları da kapsıyor.

DÖRDÜNCÜSÜ OCAK AYINDA

Bu yılın sonuna kadar emekli olacak kişilerin önce 2016 yılı Ocak ayı itibarıyla çıplak maaşı hesaplanacak. Buna Ocak’taki yüzde 3.86 enflasyon zammı ve 100 lira seyyanen artış ile Temmuz’daki yüzde 3.63’lük zam eklenerek maaş ödenmeye başlanacak. Yani bu yıl içinde emekli olacaklar, SSK ve Bağ-Kur’lular 3 zamdan da yararlanacak. Hatta Aralık 2016’da emekli olan Ocak ayı itibarıyla dördüncü zamma kavuşacak.

1300 LİRA YERİNE 1503 LİRA ÖDENECEK

Emekli maaşı her sigortalıya göre farklı hesaplanıyor. Dolayısıyla 1000 lira maaş alacak olan da 5000 lira alacak olan da var. Örneğin; yeni emekli olan bir kişini çıplak maaşı 1300 lira hesaplanırsa, buna maaş alırsa önce buna 50 lira Ocak zammı eklenecek. Ardından 100 lira da seyyanen artış ilave edilip Temmuz’daki 3.63’lük enflasyon hesaplanacak. Böylece bu kişiye 1300 lira yerine 1503 lira bağlanacak. Maaş artışı 200 lirayı geçecek.

15 Yıl 3600 Günle Tazminat Nasıl Alınır?

15 Yıl 3600 Günle Tazminat Nasıl Alınır?
İşçilerin de memurlar gibi emekli ikramiyesi alma hakları var. İşçinin emekli ikramiyesi, kıdem tazminatıdır. Ancak işçilerin 20-25 yıl aynı işverene bağlı çalışmaları çok kolay olmadığı ve kıdem tazminatı miktarı da çalışma süresi arttıkça yükseldiği için işçilerin ellerine geçen rakam, memurların emekli ikramiyesine göre daha düşük.

MEMURLAR BEKLEMELİ

Diğer yandan işçi, kıdem tazminatına hak kazanmak için emekli olmak zorunda değil. Kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde işten ayrılmak, tazminatı almak için yeterli. Fakat memurun ikramiyesi yalnızca emekli aylığı bağlandığında ödenebilir. Yani memur ikramiyesini alabilmek için emekli olacağı yaşı beklemek zorunda.

İŞÇİ OLANIN DURUMU

Çalışma hayatına memur olarak başlayan, ardından işçi olarak hayatına devam edenler, emekli olacakları zaman, memur olarak geçirdikleri süreye ilişkin emekli ikramiyelerini alabilirler. Ancak bunun için memuriyetten ayrılma nedenin ‘geçerli nedenlerden’ biri olması gerekir. Memuriyetten muvazzaf askerlik görevi nedeniyle ayrılan erkeklere, evlendikten sonra 1 yıl içerisinde istifa eden kadınlara ve ilk defa 8 Eylül 1999’dan önce işe başlayıp bu tarihten sonra ayrılmış olanlar için 15 yıl sigortalılık süresine ve 3 bin 600 prim gün sayısına sahip memurlar bu paraya hak kazanır. 8 Eylül 1999’dan sonra çalışmaya başlayanlar içinse 25 yıl sigortalılık süresi ve 4 bin 500 prim ödeme gün sayısı şartı aranır.

EMEKLİ OLMADAN ÖNCE ÖDENMEZ

Emekli ikramiyesi memurlara yalnızca emekli olmaları halinde ödenir. Ancak emekli ikramiyesi ödenebilmesi için kişinin memur olarak emekli olması şart değildir. Memuriyetten sonra işçi olarak çalışmaya başlayan ve bu statüde emekli olan kişiye de memur olarak geçirdiği süreler için ikramiye ödenebilir.

İKRAMİYE HAKKI VAR

Emekli olmadan önceki son 7 yılın yarısından fazlası içerisinde bağlı olunan statü, emeklilikte çok önemli. Kişi 20 yıl memur olarak çalışmış olsa bile emekli olmadan önce 4 yıl kendi işini yapmış ise Bağ-Kur’lu olarak emekli olur. Ancak hangi statüden emekli olunursa olunsun, memuriyette geçen sürelere ilişkin olarak emekli ikramiyesi alınması mümkündür. Emekli ikramiyesinin alınabilmesi için memur olarak emekli olmak şart değildir.

Okan Giray Bülbül

En Az 1000 Lira Cepte Kalacak

En Az 1000 Lira Cepte Kalacak

BAĞ-KUR kategorisine 1 Ekim, 2016 tarihinde eklendi, 2.067 defa okundu
Başta esnaflar olmak üzere; şirket sahipleri, muhtarlar ve tarım alanlarında çalışan milyonlarda esnafın uzun bir süredir bekledikleri Bağ-Kur prim indirimi bugünden itibaren başlıyor. Bağ-kur primlerinde 5 puanlık indirim sağlayacak karardan yararlanacak esnafın bazı şartları taşımaları gerekiyor. İndirimden yararlanacak olan esnafın öncelikle Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) borcu ile geçmiş yıllardan gelen hiçbir borcunun olmaması gerekiyor. İdari para cezaları ve prim borcu olanlar 31 Ekim’e kadar başvuru yaparak borçlarını taksitlendirdikleri taktirde indirimden yararlanabilecekler.
Yapılandırma fırsatını değerlendirenler bugünkü asgari ücret üzerinden her yıl en az bin lira daha az prim ödeyecek. Şirket ortakları, köy ve mahalle muhtarları, tarım Bağ-Kur’luları ve milyonlarca esnaftan alınan Bağ- Kur primleri ekimden geçerli olmak üzere yüzde 34.5’ten yüzde 29.5’e inecek. Bağ-Kur’lular 2016’da bin 647 lira ile 10 bin 705 lira arasında kendi belirledikleri kazanç rakamı üzerinden prim ödüyorlar. 5 puanlık indirimle en düşük kazanç üzerinden prim ödeyen esnafın aylık avantajı 82.35 lira olurken, yıllık avantaj tutarı 988 liraya ulaşacak.
BORCU OLMAYANA DA MÜJDE VAR
İsteğe bağlı sigortalılar da Bağ-Kur’lular gibi 4-b statüsünde prim ödüyorlar. Ancak, isteğe bağlı sigortalılar 5 puanlık prim indiriminden yararlanamayacaklar. Bağ- Kur’luların 5 puanlık prim indiriminden yararlanmak için SGK’ya başvuru yapmalarına gerek yok. Borcu olmayan veya borcunu yapılandıran Bağ-Kur’lular doğrudan indirimli orandan primlerini yatırabilecekler.

Erkeklere Dul aylığı

Erkeklere Dul aylığı
Dul aylığı olarak tarif edinen ölüm aylığı genel olarak kadınlara ödenen bir para gibi algılanıyor. Oysa uygulamaya bakıldığında bunun için bir cinsiyet ayrımı yapılmadığını görüyoruz. Dolayısıyla eşi ölen bir erkek de ölüm aylığı alabiliyor Ölüm aylığı alınabilmesi için ölen sigortalının en az 1.800 gün priminin bulunması gerekir. Yani, en az 5 yıl adına prim ödenmiş bir sigortalının vefatı halinde, geride kalanlara ölüm aylığı bağlanabilir. Bunun dışında, eğer ölen sigortalı eski adıyla SSK’lı, yeni adıyla 4/a’lı ise, her türlü borçlanma süresi hariç en az 5 yıldır sigortalı ve adına 900 gün prim ödenmişse de, geride kalanlara aylık bağlanması mümkün. Dolayısıyla, ölüm aylığı konusunda SSK’lıların avantajı söz konusu. Ölen kişinin prim ödeme gün sayısı yeterliyse, geride kalan dul eşe aylık bağlanır. Ancak geride kalan dul eşe aylık bağlanabilmesi için, ölüm anında çiftin arasında “yasal evlilik bağı”nın bulunması şart. Dini nikahla evlenmiş olma veya birlikte yaşama halinde geride kalan dul eşe aylık bağlanmaz. Bunun yanında, ölmeden önce boşanmış bir çiftten, geride kalan ve henüz evlenmemiş olan eşe de aylık bağlanması mümkün değil. Evlilik bağının ölüm anında sürüyor olması şart. Dolayısıyla, boşanmış bir kadın veya erkek, boşanmış olduğu kocasından veya karısından ölüm aylığı alamaz. Dul aylığı alabilmenin koşulları arasında çalışmamak veya SGK’dan gelir veya aylık almıyor olmak yoktur. Bu yüzden, dul eş çalışsa da aylık alabilir. Ancak dul eşin çalışıp çalışmaması, alacağı aylığın miktarını değiştirir. Dul eş çalışıyorsa bile, ölüm aylığının yüzde 50’sini alır. Aynı şekilde, emekli dul eş de aynı oranda aylık alır. Ancak, dul eşten başka aylık alma şartlarını sağlayan bir çocuk yok ve dul eş de çalışmıyor ya da emekli değilse, bu durumda dul eşe ölüm aylığının yüzde 75’i bağlanır. Aynı şekilde emekli dul eş, emekli ve dul aylığını birlikte alabilir. Dul eşin aylığının oranını, aylık alan çocuklar etkiler ancak anne veya baba etkilemez. Yani, dul eşle birlikte ölen kişinin anne veya babasına aylık bağlanacaksa, aylık alacak çocuk yoksa, dul eş aylığın yüzde 75’ini, anne veya baba yüzde 25’ini alacaktır. Dul aylığı alan eş evlenirse, dul aylığı kesilir. Diğer yandan, bu durum yalnızca resmi nikah halinde söz konusu. SGK son dönemde bu durumun suiistimalinin engellenmesi amacıyla denetimlere hız verdi. Dul aylığını kaybetmemek adına kağıt üstünde evli olmayan ancak birlikte yaşayan ve evlilik bağı çerçevesinde ilişkisi olan kişiler araştırılmaya başlandı. Dul aylığı alırken evlenen ve bir müddet sonra boşanan dul eş, SGK’ya başvurursa yeniden aylık alabilir. Yani evlilik, dul aylığını tamamen kaybetme anlamına gelmez. Diğer yandan, dul aylığı alırken evlenen ve yeni eşi de vefat eden dul eş, hangi eşinden aylık almak istiyorsa o eşinden aylık alabilir. Söz konusu kişi her iki aylığı birlikte alamaz.SGK, dul aylığında kişinin cinsiyetine bakmaz. Kanundaki ifade “dul eş”tir. Dulluk yalnızca kadınlara has bir durum olmadığı gibi, ölüm aylığı açısından da böyle bir yaklaşım söz konusu değildir. Yani, gerekli kriterlere sahip erkekler de dul aylığı alabilir. Örneğin 1.800 gün primi olan eşini kaybeden erkek, geride kalan çocuğu yoksa ölüm aylığı alabilir. Bu durumdaki erkek eğer çalışıyorsa ölüm aylığının yüzde 50’sini, eğer çalışmıyor veya emekli değilse ölüm aylığının yüzde 75’ini alabilir. Dul erkek evlenirse, bu durumda ölen eşinden dolayı aylık alamayacaktır. İleride boşanırsa, SGK’ya başvurarak yeniden ölen eşinden dolayı aylık almaya başlayabilir. Dolayısıyla, dul aylığında dul kadınlar için hangi koşullar geçerliyse, dul erkekler için de aynısı geçerli. SGK ve kanun, dul erkekle dul kadın arasında ayrım gözetmezken, toplumda dul aylığını yalnızca kadınların aldığı algısının oluşmasının nedeni “toplumsal cinsiyet”tir. Kadınların dul olarak nitelendirildiği, erkeklerin ise “eşini kaybetmiş” olduğu düşünüldüğünden, böyle bir algı oluşuyor. Diğer yandan, erkeklerin mutlaka yeniden evleneceği düşünülerek uzun süre dul aylığı alamayacağı algısı var. SGK dul aylığı ödüyor olmasına rağmen söz konusu algı sebebiyle pek çok dul erkeğin bundan haberi yok. SGK’nın 2014 yılı verilerine göre dul aylığı alan kişi sayısı toplam 69 bin 575. Bu kişilerin 3 bin 401 erkek eş. Ölen kocasından aylık alan kişi sayısı ise 66 bin 174. Yani, aylık alanların yüzde 95’i. 1) Kayıtlı bulundukları Nüfus Müdürlüğünden alınacak vukuatlı Nüfus kayıt örneği, (Eşin ölümüyle dul kalan yetimlerden eş ve anne veya babasının kayıtlı olduğu ilgili nüfus idaresinden alınacak olan vukuatlı nüfus kayıt örnekleri) 2) Nüfus Kayıt örneğine uygun olarak doldurulacak Kimlik araştırma belgesi, (Belgede yer alan bölümlerin çizgi çekilmeden ve boş bırakılmadan yazı ile açık ifade kullanılarak cevap verilmesi gerekmektedir) 3) 18 yaşını doldurmuş ve 25 yaşını geçmemiş erkek yetimlerden öğrenime devam edenlerden ilgili okul idaresinden alınacak olan tasdikli Öğrenim Belgesi aslı 4) Aylık bağlanması istenilen Bireylere ait 3 adet fotoğraf 5) Emekli iken ölenlere ait özel belge ve sağlık karnelerinin iadesi edilmesi 6) Erkek yetimlerden 18 yaşını doldurup da öğrenime devam etmeyenlerden ortaöğretimde 20 yaşına kadar, yükseköğretimde 25 yaşına kadar malul olanlar için tam teşekküllü Devlet Hastanesinden resimli ve onaylı olarak alınacak sağlık kurulu raporu aslı,Bu durumda olanlardan kayyum ve vasi tayini edilenlerden kayyum ve vasi ilamları, 7) Yine bu durumda olanlardan bağlı bulundukları il veya İlçe İdare Kurulunca düzenlenecek muhtaçlık belgesi ile mahalle muhtarınca onaylanacak mal bildirim belgesi 8) Sandığımıza gönderilecek belgelerin aslı veya ilgili makamlarca onaylanmış örneği (aslı olmalıdır) 9) Vefat edenin annesi, bekar, dul veya boşanmış ise müracaatı ile birlikte (1), (2), (4) ve (7) şıklarında belirtilen belgelerin düzenlenerek hangi Sandık ise gönderilmesi gerekmektedir 10) Vefat edenin Babasının aylık talebinde bulunması halinde, (1), (2), (4) ve (7) şıklarında belirtilen belgelerin düzenlenerek Sandığımıza gönderilmesi gerekmektedir. Ancak, baba 65 yaşından küçük ise istenilen belgelere ek olarak tam teşekküllü bir devlet hastanesinden alınacak olan, çalışarak hayatını kazanıp-kazanamayacağını belirtir sağlık kurulu raporunun aslı istenilmektedir. Yukarıdaki işlemleri yaptığınızda hangi kurum ise bu istenilen belgeleri verilmesi taktirinde maaşı hemen bağlatabilirsiniz. Yetim ve Dul aylığının ölüm oranı şöyledir; Vefat eden memura bağlanan maaşın, yetim ve dul olarak ödenen oranı, yetim ve dul sayısı bir kişi ise %50sini, iki kişi ise %80 ini, üç kişi ise Vefat eden memurun maaşının tamamı ödenmektedir. Eşler için Yetim ve Dul Aylığı, Vefat eden memurun eşi, Sigorta ve bağ-kurlu, ya da devlet memuru ise Vefat eden memurun maaşının %50'si bağlanmaktadır. Bu şartları hiç biri değil ise hiçbir geliri yoksa maaşının %75'i bağlanır. Çocuklara ise Hiçbir SGK, BAĞ-KUR veya devlet memuru değil ise Maaşın %25 bağlamaktadır.

İş Arama İzni

İş arama izni, 4857 sayılı İş Kanununun işçinin işsiz kalması dolayısıyla sıkıntıya düşmemesi ve yeni iş bulması suretiyle kendini idame ettirebilmesi için sağladığı pozitif ayrımcılık niteliğinde bir hak. İş arama izni parçalar halinde farklı günlerde kullanılabildiği gibi toptan da kullanılabiliyor. Ancak çalışanlarımız böyle bir hakları olup olmadığını ve nasıl kullanacaklarını pek bilmiyor. Yeni iş arama izni 4857 sayılı İş Kanunu’muzda düzenlenmiş olan bir hak. İş Kanununa göre bildirim süreleri içinde işveren, işçiye yeni bir iş bulması için gerekli olan iş arama iznini iş saatleri içinde ve ücret kesintisi yapmadan vermeye mecbur. İş arama izninin süresi günde iki saatten az olamıyor ve işçi isterse iş arama izin saatlerini birleştirerek toplu kullanabilmekte. Ancak iş arama iznini toplu kullanmak isteyen işçi, bunu işten ayrılacağı günden evvelki günlere rastlatmak ve bu durumu işverene bildirmek zorundadır. Başka bir deyişle isterseniz günlük iki saat yerine işten ayrılmadan önceki sürede tüm gün iş arama izni kullanabilirsiniz. Bu sürede ücretinizi de alırsınız. İş akdinin hangi tarafça feshedildiği iş arama izninin kullandırılmasında önemli değildir. İşyerinden kendi isteğinizle yani istifa ederek ayrılsanız da iş arama iznini kullanabilirsiniz. İhbar süresi, halk diliyle anlatacak olursak işçinin işyerinde çalıştığı süre ile orantılı olarak işten ayrılması için hem patronun hem de işçinin birbirine önceden işten ayrılacağını yâda işten çıkartılacağını söylemesi gereken süreyi ifade eder. İş sözleşmeleri; a) İşi altı aydan az sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak iki hafta sonra, b) İşi altı aydan birbuçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak dört hafta sonra, c) İşi birbuçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak altı hafta sonra, d) İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için, bildirim yapılmasından başlayarak sekiz hafta sonra feshedilmiş sayılır. Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir. Bildirim süresine işçi yâda işveren uymazsa diğer tarafa bildirim süresi kadar ücret tazminat ödemek zorunda kalır. İşveren bildirim süresinin ücretini peşin öderse iş akdi tüm hukuki sonuçları ile sona erdiğinden iş arama izni istenemez. İşverenler kanuni bir hak olan iş arama iznini vermek zorundadır, bu hak ihtiyari değildir. İşverenlerin bu iznin verilmesinde işin yoğunluğu yanında hakkaniyet kurallarına riayet etmesi, iş bulmak için kullanılabilecek zamanlarda izin vermesi gerekir. İş aramanın mümkün olmadığı örneğin gece saatlerinde iş arama izni verilmesi doğru olmaz. İşveren yeni iş arama iznini vermez veya eksik kullandırırsa o süreye ilişkin ücret işçiye ödenmek zorundadır. Yani iş arama izni ücret almanıza engel değildir. İşveren, iş arama izni esnasında işçiyi çalıştırır ise işçinin izin kullanarak bir çalışma karşılığı olmaksızın alacağı ücrete ilaveten, çalıştırdığı sürenin ücretini yüzde yüz zamlı öder. Eğer işvereniniz bu hakkınızı kullandırmaz ise konuyu ALO 170 Hattından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na şikâyet edebilirsiniz. İşveren, iş müfettişlerince yapılacak denetimde puantaj kayıtları ile işçiye iş arama izninin kullandırıldığını ispatlamak zorundadır.